Antik Yunan'da Klasik Dönem'in Oluşum Süreci: Tarihi ve Sanatı

 Ege Coğrafyası ve Bronz Çağ Uygarlıkları

Antik yunan coğrafyası denildiğinde akla ilk gelen Kıt’a Yunanistan olsa da yunan kültürünün yayılım gösterdiği genel alana bakılacak olursa Doğu Akdeniz, İtalya, Sicilya ve Batı Anadolu’yu da yunan kültür coğrafyasıyla birlikte ele almak gerekir. Kıta Yunanistan’ın coğrafyası dağlık, verimli toprakları sınırlı bolca güneş alan fakat kurak sayılabilecek bir iklime sahiptir. Etrafının denizlerle çevrili olması çevresinde çokça yarımada ve ada bulunması ise bölgede yaşayan toplumun denizcilik ve denizaşırı ticaret yapmasına sebep olmuş daima çevre bölgelerle iletişim halinde olmasını sağlamıştır. Batı Anadolu’nun coğrafyası ise kıtaya göre daha verimli toprakları olan tarıma elverişli ve doğu ile bağlantı kurmada her zaman geçiş noktası olmuştur. Güney İtalya, Sicilya da aynı biçimde tarıma ve deniz ticaretine elverişli bir bölgedir. Kıtadan yapılan göç ve kolonileşme hareketlerinin çoğunlukla, Batı Anadolu’ya ve İtalya’nın güney kesimine doğru olması da bu toprakların hareketlilik için tercih edilen verimli bölgeler olduğunun göstergesidir. Ege Coğrafyası, hareketli ticareti ve yoğun üretimi ile birçok mücadeleye ve yüksek kültüre sahne olmuştur.

Bronz Çağ Girit Minos Uygarlığı Knossos Sarayı Duvar Bezemesi, Minataouros Sahnesi
Bronz Çağ Girit Minos Uygarlığı Knossos Sarayı Duvar Bezemesi, Minataouros Sahnesi

Bronz Çağ’da bu bölgede, yüksek kültürlü ilk uygarlıkların, başta Girit adasında Minos Uygarlığı olmak üzere Kıta Yunanistan’da Akha/Miken Uygarlığı, Kylad adalarında Kyklad kültürü ve Batı Anadolu’da Troia olduğu biliniyor. Bu uygarlıklar; madenlerin yayılımı, üretimlerin gelişmesi, krallıkların yaygınlaşması ile kaliteli ve çeşitli eserler ortaya koymuşlardır. Eserlere verilecek en temel örnekler; Miken kültürüne ait kuyu mezarlar ve mezarlardan elde edilen altın masklar ve takılar, kabartmalı vaphio kaplarken Girit kültürüne ait saray mimarilerinin yanı sıra bu saray mimarilerinin bulunduğu tabakalardan elde edilen boyalı seramikler, Kyklad kültüründe mermerden yapılmış minyatür idoller, Troia’nın erken tabakalarındaki altın takılar olarak sayılabilir. Bronz Çağ’da Kalay ticareti yapan Girit, diğer uygarlıklarla olan etkileşimi sağlıyordu. Mısır kültüründen çokça etkilendiği eserlerinden ve mimarisinden bakıldığında açıkça görülmektedir.

Mısır Dayr Al Bahri Mezar Yapısı, M.Ö. 15.y.y.
Mısır Dayr Al Bahri Mezar Yapısı, M.Ö. 15.y.y.

Bronz Çağda mimariye bakıldığında gösterişli saraylar inşa ettiği görülür. Fakat bu saraylar bölgelere göre farklı özellikler taşımaktadır. Örneğin Girit’te yapılan saraylar neredeyse bir şehir kadar donanımlı geniş yapılı ve birçok katlı iken etrafında surlar görülmez oysa Miken sarayları coğrafyanın da etkisi ile daha küçük ve surlarla çevrilidir. Bu mimariler, sosyal yaşam ele alınarak yorumlandığında Girit’te sosyal hayatın daha güvenli ve barışçıl olduğunu söyleyebilirken Miken için aynı şeyi söylemek mümkün olmayabilir.

Bu dönemde bahsedilecek mitoslar ise Miken Kralı Ageamonnun Ege denizine adını vermesi, Giritte uygarlığa adını veren Minos kralının inşa ettirdiği efsanevi Labyrintos yapısı olarak kısaca değinilebilir.[1] Egede Mitoslar her zaman sanatta, dini pratiklerde ve sosyal yaşamda belirleyici bir yer almıştır. Arkeolojide uygarlıkların iyi kavranması için mitosların bilinmesi ve analizlerin bu doğrultuda yapılması sanat eserlerini ve toplumsal yaşamı anlamada kritik bir yer alır.

Ege Göçleri ve Karanlık Çağ

Ege Coğrafyası’nda Bronz Çağ Uygarlıklarının bir anda yok olması ve göç hareketlerinin başlaması ile yazılı kaynakların üretimi durur. Yazılı kaynakların çok az veya sınırlı sayıda olmasının yanı sıra arkeolojik buluntuların devam ettiğini ve bu dönemin arkeologlar tarafından aydınlatılmaya çalışıldığını eklemek gerekir. Ege Göçleri, üretimleri ve ticareti doğal olarak yavaşlatmış sanat eserinin daha basit, kaba yapılı ve geometrik desenli olmasına sebep olmuştur. Bu süreç, Karanlık Çağ olarak adlandırılmış ve belki de sonraki dönemlerin temelini oluşturacak kültür sentezlerinin habercisi olmuştur.

Ege Coğrafyası Karanlık Çağ
Ege Coğrafyası Karanlık Çağ

Ege Göçleri, dor istilalarını da kapsamaktadır. Dorlar; kuraklık, kıtlık, yayılım göstermek isteme gibi çeşitli sebeplerle güneye doğru inmiş, Akha Uygarlığının kesin olarak ortadan kaldırılmasına sebep olmuştur. 12.yy-9.yy kapsayan Karanlık Çağ’ın başlamasında da etkili olmuşlardır. Bölgede demir madeninin kullanılması ve demir silahların üretilmesi de istilalar ve yağmaların artmasına yol açmış krallıkların yıkılmasına sebep olmuştur. Tüm Ege Coğrafya’sında toplulukların birbirini ötelemesi ile hareketlilik büyümüş yeni siyasi yapılar oluşum gösterene kadar da sürmüştür.

Kent-devletleri ve Büyük Kolonizasyon

Kıta Yunanistan’dan Batı Anadolu’ya doğru üç kavimin(dorlar, aioller, iyonlar) yoğun göçü, kent-devletlerinin kurulması, mezar geleneklerinin değişmesi, keramikte geometrik denilen yeni bir üslubun görülmesi gibi değişimleri doğurmuştur. Fenikelilerin alfabesi geliştirilerek, unutulan Linear A yazısı Linear B olarak yeniden üretilmeye başlanır. Siyasi yapılar ise Bronz Çağ krallıklarının aksine kendi başlarına bir siyasi güç olan polislere dönüşmüştür. Siyasi yapılanma kent-devletlerinin kurulması ile halk meclislerinin yer aldığı bir oligarşiyi izlerken bir süre sonra yönetimi ele alma olarak tanımlanan tiranlık başlamıştır. M.Ö. 620’li yıllarda “Drakon Kanunları” ile cinayet gibi ağır suçların için verilecek cezalar belirlenmiş iktidar sorunlarına çözüm aranmıştır. Sonrasında ise ortaya çıkan “Solon’un Reformları” ile ise ekonomi ve sosyal yaşam gibi birçok konuda bölgede yaşayan halk için eşitlikçi bir yapı oluşturulmaya çalışılmıştır. Kleisthenes reformları ile de demokrasinin ilk adımları atılmış oldu.[2]

Antik Yunan Kent-devletleri, Büyük Kolonizasyon
Antik Yunan Kent-devletleri, Büyük Kolonizasyon

M.Ö. 8 y.y. itibariyle Karanlık Çağ sona erer, sanat eserlerinde Arkaik Dönem eserleri olarak adlandırılan döneme girilir. Heykellerde Kore ve Kouros denilen yapılara rastlanmıştır. Bu eserlerde insan betimleri henüz anatomiye çok da uygun olmayan bir biçimde donuk ve hareketsiz olarak görülür. Mimaride ise tapınak, sunak, stadion, tiyatro, mezar ve ev yapıları inşa edilir. Assos Athena Tapınağı, Ephesos Artemis Tapınağı, Didyma Apollon Tapınağı  dönemin önemli yapılarındandır. Protogeometrik, geometrik dönemler keramik sanatında devamlılığını sürdürmüştür. Orientalizan dönemde keramik atölyelerinin öncüsü olan Korinth, doğu etkisiyle bitkisel motiflerin işlenmesini yaygınlaştırır. Üretimlerin artması pazar ihtiyacını doğurmuş bunun sonucunda ticaret-tarım amaçlı koloniler yayılım göstermeye başlamıştır. Bu kolonizasyonu önceki dönemlerden farkı ise istikrarlı ve sistematik bir biçimde gerçekleşmesi olabilir. Büyük Kolonizasyon olarak adlandırılan bu hareketlilik Karadeniz kıyılarından Sicilya kıyılarına kadar geniş bir coğrafyada yayılımı ortaya koyar.

Kurulan koloniler, geldikleri kentlere kültürel olarak bağlı fakat siyasi olarak bağımsızlardı. Bağlı oldukları kent-devletlerinin birer küçük temsilcisi formunda, metropolislere bağlı minipolisler olarak yerleşim gösterdikleri söylenebilir. Bu durum var olan kültürel özelliklerini korumalarını sağladı. Bunun yanı sıra bölgelerde kültürlerini tanıtma işlevi de gördüler. M.Ö. 750-550 yılları arasında süregelen bu kolonizasyon, tıpkı ege göçleri gibi sonraki dönemde ortaya çıkacak yüksek kültürün destekleyici kültür sentezi unsurlarından olacaklardır.

Anadolu’da Pers Saldırıları

Ege coğrafyasında tüm bu süreçler devam ederken doğuda ise Pers ve Medler etkin olmaya başlamıştır. “Demir Çağ Anadolu Uygarlıkları”nın sonu olan bu güçler uzun süre Yunan coğrafyasında da egemen olacak Hellenler ile uzun yıllar savaşlar gerçekleştirecek fakat yüksek kaliteli sanat eserlerinin üretilmesine, yaptıkları yağmalara rağmen engel olamayacaklardır. Hatta bu yağma ve saldırıların sanatsal üretimde bir kıvılcım olduğu da bazı araştırmacılar tarafından desteklenir. Yunan uygarlığı, tüm savaşlar, saldırılar, iklimsel zorluklara rağmen bunların bir dışavurumu olarak üretimlerinde sanatlarına yansıttıkları kültürleri ile günümüzde halen ulaşılamamış estetik bir kültür seviyesi ortaya çıkarmayı başarmışlardır. Perslerin Anadolu’da hâkim olmaya başlaması ve Miletos’un ticari hareketliliğine engel olması ile başlayan İyonya ayaklanması Perslerin yayılımını durduramasa da Pers-Hellen savaşlarının bir habercisi olduğu söylenebilir.

Klasik Dönem: Ciddi Stil, Yüksek Klasik, Zengin Stil, Geç Klasik

M.Ö. 480/490 yıllarında başlatılan yunan kültüründeki klasik dönem, persler ile yapılan mücadelelere rağmen üstün yüksek kültürün üretildiği bir dönem olmuş sonraki dönemlerde daima takipçisi olunmaya devam etmiştir.  İyonya ayaklanmasının bastırılması sonrasında yapılan Marathon savaşı, Hellenler tarafından kazanılmış olsa da pers yayılımını sadece erteleyebilmiştir. Persler, M.Ö. 480 yılında Makedonya üzerinden güneye inerek Teselya’ya ulaşmışlardır. Spartalıların etkisi ile yavaşlatılan pers ordusu buna rağmen Orta Yunanistan’a ulaşmış ve Atina’yı yakıp yıkmıştır. M.Ö. 479 Platea Savaşı ile Perslerin Yunanistan’dan çıkarılması sağlanmıştır. Pers tehdidi devam ettiğinden Atina tarafından M.Ö. 478 “Attika Delos Deniz Birliği” kurulmuştur. Amaç pers tehdidine karşı birlik oluşturarak toprakların bağımsızlığını korumak olsa da zamanla Atina bu birliğinde etkisi ile liderliğini arttırmış, zenginleşmiş, imparatorluğa dönüşmüştür. M.Ö. 454’te Delos Hazinesini Atina’ya taşıması liderliğini güçlendirmiş fakat Sparta ile karşı karşıya gelmesine sebep olmuştur.

Hoplitin Pers Askerini Öldürme Sahnesi, Siyah Figür Antik Yunan Vazosu
Hoplitin Pers Askerini Öldürme Sahnesi, Siyah Figür Antik Yunan Vazosu

Klasik Dönemin önemli eserleri bu süreçte verilmeye başlanmıştır. Heykeltraşide Arkaik Dönem sonrasında var olan durgunluk aşılmış daha duygulu, hareketli ve ince bir görünüm söz konusu olmuştur.  Myron’un öncülüğünde Kanon gibi yeni ölçü sistemleri kullanılmış, kontrapost duruşlar denenmiştir, anatomilerin iyi betimlenmesi ve kahramanlık hikâyeleri tasvirlerinin yer aldığı Delphi Arabacısı, Artemision Poseidonu, Apollon Başı, Kritios Oğlanı, Disk Atan Atlet, Tiran Öldürenler Grubu dönemde yapılan önemli heykel eserlerinden sadece birkaçıdır. Tiran Öldürenler Grubu, M.Ö. 477-476’da Antenor tarafından yapılmış ve M.Ö. 480’de kaybolmuş ve bu grubun yerini almıştır. Dönemin ünlü heykeltıraşları yetişmeye başlamıştır: M.Ö. 470-440 Myros ve Hegaleidas, M.Ö. 460-420 Polykleitos-Pheidas. Klasik Mimari’de Miletos’lu Hippodamos’un ızgara kent planlaması, dönem boyunca etkili olmuş günümüzde dahi kullanılmaya devam eden planmalarındandır.[3]  M.Ö. 468-460 yıllarında Olympia’da Zeus Tapınağı inşası(Erken Klasik Çağ), alınlıkları, anlatıları, Hephaistos Tapınağı(5y.y. ikinci yarısı) M.Ö. 447-432 Parthenon İnşası(Dor düzeninin zirve yapısı sayılır.)[4] ve plastik eserlerle süslenmesi, Selinius E Tapınağı Metopları(M.Ö. 460-450), Aphia Tapınağı önemli klasik mimari eserlerden sayılabilir.

Atina Akropolisi, Parthenon İnşası 

Keramik eserlerde ise bölgede popüler olan Siyah Figür tekniği’nin geliştirilmesi ile oluşan Kırımızı Figür Tekniği erken dönemlerde kullanılmaya başlamıştır. Geç dönemlerde ise beyaz zeminli keramiklere rastlanmıştır. Vazo resim sanatında kahramanlar gündelik yaşamda resmedilmiş. Hareketli ve daha az sayıda figürler olayların can alıcı noktaları ile sahnelenmiştir. Dönemin önemli sanatçıları arasında Exekias, Akhiellus, Villa Giulia sayılabilir.

M.Ö. 432-431 yıllarında Atina ile Sparta’nın liderlik savaşı gerçek bir savaşa dönüşmüş, Pelopponesos Savaşları başlamıştır. M.Ö. 404 yılına kadar sürecektir.  Bu savaşın bilgisine antik yazarlardan olan Thukidydes’in “Peloponnesoslularla Atinalıların Savaşı” eseri ile ayrıntılı bir biçimde ulaşılmaktadır. M.Ö. 421 yılına gelindiğinde ise Nikias Barışı yapılmış Athena Nike Tapınağı(Pers-Hellen savaşlarını anlatan süs kuşakları bulunur.)[5] inşası başlanmıştır. M.Ö. 421-407 yılları arasında ise klasik mimari eserlerin önemlilerinden olan Erection inşa edilmiştir. M.Ö. 4y.y. ikinci yarısı olan Geç Klasik Dönem’de ise Anadolu’da yapılan anıtsal tapınaklar ile İon düzeni geliştirilmiştir. Ephesos Artemis Tapınağı, Priene Athena Polias Tapınağı, Didyma Apollo Tapınağı dönemin örneklerindendir.[6]

Apollon Didyma Tapınağı

Persler ise Kıtadaki iç karışıklıkları avantaj olarak kullanmak amacıyla yıllar öncesinde Atina ile yaptığı barış anlaşmasını bozarak Atina’ya saldırır. M.Ö. 394-395 yılında Atina ile Sparta arasında çıkan Savaşa ise Persler Spartalılaın yanında katılarak Atina’nın yenilgiye uğramasına sebep oldu. Savaşın anısına ise Dexileos Anıtı yaptırılır. Mücadele sanatta bir yansıma bulur. Atina M.Ö. 378 yılında defa Perslere değil Sparta’ya karşı “İkinci Delos Deniz Birliği”ni kurar. Klasik mimaride önemli sanatçılar yetişmeye devam etmektedir: M.Ö. 370-330 Praksiteles, 360-320 yılları Skopas için önemli kariyer yılları olmuştur. Klasik dönem heykeltraşi, mimari ve keramik eserler dışında edebiyat, tarih ve felsefe alanında da gelişmelerin söz konusu olmuştur. Tiyatroda eski komedya üretiminde Aristophanes önemli bir yer alırken bu dönemde tragedya ortaya çıkmış, üçüncü oyuncu ile oyunlar oynanmaya başlanmıştır. Herodot ve Thukiydides ile tarih yazımı adına önemli eserler verilmiştir. Felsefe alnında ise önemli doğa filozofları ortaya çıkmış halen dünyamıza yön veren fikrileri ile insanlığa öncülük etmişlerdir.(Platon, Aristoteles, Sokrates, Sophistler).

Platon Aristoteles

Klasik dönemin sonu ve yeni bir dönemin başlangıcını temsil eden olay,  Makedonya kralı 2. Philoppos’un Yunanistan’a yaptığı yayılımdır. M.Ö. 337 yılında 2. Philipposun çağrısı ile kutsal savaş sonrasında Hellen birliğinin kurulacağı kongre çağrısı yapılır. Kongre sonucunda Korinthos Birliği oluştu. Bu oluşum ile Perslerin Hellen uygarlığından kurtarılması için 2. Philppos’un desteği açıkça bildirilmiş oldu. Fakat bu siyasal stratejini gerçekleştirecek olan 2. Philippos değil bu siyasal örgütlenme ve planlamaları miras bırakacağı oğlu, 3. Alexandros olacaktı. MÖ 336’da Makedonya Krallığı’nın başına geçen genç lider, MÖ 334 yılında başladığı doğu seferleri ile 331 yılında Pers İmparatorluğu’nu sona erdirmiştir. Doğu-Batı sentezini ve panhellenizmi savunan Alexandros kendini kutlu bir Hellen olarak görüyor ve Hellen Uygarlığının mitolojileri doğrultusunda bakış açısını oluşturmaya çalışıyordu. Hocası Aristoteles de onun komutanlık ve hellenizim yayılımı için oluşturmaya çalıştığı bakış açısında önemli bir destekleyici olmuştur. M.Ö. 323 olan Asya Seferleri Klasik Çağ’ın sonu Hellenistik Çağ’ın başı kabul edilir.

Klasik Dönem Sanatı ve Yunan Kültürünü Anlamak

Klasik Dönem, tarihte mükemmelin yüksek kültürün zirvesi için kullanılan alın çağlar için kullanılan bir kavramdır. Yunan kültüründe, Avrupa Tarihinde, Osmanlı Tarihinde de olduğu gibi genel kabul görmüş ve mükemmele yakın geçmiş dönemler için kullanılmıştır. Yunan Klasik Dönemi’nin kültürü, mimarisi, heykeltiraşisi genel olarak sanatı;  yaşanan siyasal olaylardan bağımsız tutulamaz, çoğu zaman da yaşanan kahramanlık ve inanılan dini pratiklerin ve mitosların etkisinde şekillenmiş olduğunu kabul etmek gerekir. Klasik dönem siyasetini anlamak için de sanat eserlerine, sanat eserlerini anlamak için de siyasi yapının bilgisine ihtiyacımız olacaktır. Klasik Dönemin ve yunan kültürünün sanatını, mimarisini  ise mitoslardan, tapınımlardan ayrı düşünmek söz konusu olamayacaktır. Arkeoloji ve kültürler daima değişime ve yeniliklere açık yaşayan olgulardır. Halen günışığına çıkmamış veya henüz çıkmakta olan her arkeolojik buluntu ve bilgi bize klasik dönem ve genel olarak Yunan Kültürü ile ilgili bilgi vermeye devam edecektir.

Kaynakça

1.      A. Bonnard(2004). Antik Yunan Uygarlığı-1. Çev. K. Kurtgözoğlu. İstanbul.

2.      A. Erhat(1996). Mitoloji Sözlüğü. İstanbul.

3.      A. F.Yenişehirlioğlu ve diğerleri(2019). Kültür Tarihi. Eskişehir.

4.      A. M. Mansel (1999). Ege ve Yunan Tarihi. Ankara.

5.      Aristoteles(2012). Atinalıların Devleti. Çev. A. Çokona. İstanbul.

6.      A.U. Türkcan ve diğerleri(2012). Anadolu Arkeolojisi. Eskişehir.

7.      B. İplikçioğlu(2007). Hellen ve Roma Tarihi’nin Anahatları. İstanbul.

8.      E. Akurgal(1993). Eskiçağ’da Ege ve İzmir. İzmir.

9.      E. Akurgal(2000). Ege Batı Uygarlığının Doğduğu Yer. İzmir.

10.  E. Friedell(1999). Antik Yunan’ın Kültür Tarihi. Çev. N. Aça. Ankara.

11.  E. H. Gombrich (2007). Sanatın Öyküsü. Çev. E. Erduran. İstanbul.

12.  E. Mariott(2015). Bir Nefeste Dünya Tarihi. Çev. E. Yılgür. İstanbul.

13.  E. Shwertheim(2009). Antik Çağ’da Anadolu. Çev. N. Batu. İstanbul.

14.  F.Braudel(2007). Bellek ve Akdeniz. Çev. A. Berktay. İstanbul.

15.  F. Nietzshe(2012). Tragedyanın Doğuşu. M. Tüzel. İstanbul.

16.  G. Richter(1984). Yunan Sanatı. Çev. B. Madra. İstanbul.

17.  Herodotos(2019). Tarih. Çev. M. Ökmen. İstanbul.

18.  Homeros(1971). İlyada. Çev. A. C. Emre. İstanbul.

19.  Homeros(1971). Odysseia. Çev. A. C. Emre. İstanbul.

20.  J. Boardman(2003). Siyah Figürlü Atina Vazoları. Çev. G. Ergin. İstanbul.

21.  R. A . Tomlinson(2012). Yunan Mimarlığı. Çev. R. Akbulut. İstanbul.

22.  O. Tekin(2007). Eski Anadolu ve Trakya. İstanbul.

23.  O. Tekin (1998). Eski Yunan Tarihi Cep Üniversitesi. İstanbul.

24.  O. Tekin(2008). Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş. İstanbul.

25.  O. Tekin(2018). Hellen ve Roma Tarihi. Eskişehir.

26.  V. Diadov, S. Kovalev(2014). İlk Çağ Tarihi-1. Çev. Ö. İnce. İstanbul.

Bağlantılar

www.britannica.com

www.nationalgeograpic.com

Yorumlar